Bugün, Kıbrıs Türk halkı için yalnızca bir yıldönümü değil, aynı zamanda varoluşun ve direnişin 51. yılı. 20 Temmuz 1974’te Türk Silahlı Kuvvetleri’nin gerçekleştirdiği Barış Harekâtı, Kıbrıslı Türklerin katliamdan kurtulduğu, özgürlüklerine kavuştuğu ve kendi kimlikleriyle yaşam hakkı kazandığı bir dönüm noktasıydı.
Türkiye, uluslararası hukuktan doğan garantörlük hakkını kullanarak harekete geçmişti. Ancak bu haklı müdahalenin ardından gelen yıllar, Kıbrıslı Türkler için ambargolar, siyasi dışlanma ve ekonomik baskılarla geçti. Bugün hâlâ Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti (KKTC) dünya tarafından tanınmıyor; adanın gerçek sahipleri ise yok sayılmaya çalışılıyor.
Türklerin Asker Millet Olduğu Unutturulmak İsteniyor
Barış Harekâtı’nın yıl dönümünde unutulmaması gereken temel gerçek şu: Türkler asker bir millettir. Yüzlerce yıllık tarih boyunca zulme uğradıkları her yerde ya mücadele etmiş ya da fedakârlıkla direnmişlerdir. Ancak son yıllarda bu tarihî gerçek, özellikle uluslararası çevrelerce bastırılmakta, Türkiye’nin meşru müdafaası “işgal” gibi gösterilmeye çalışılmaktadır.

1974 öncesinde adada yaşananlar, Türklerin neden harekete geçtiğini açıkça ortaya koyuyor.
Adanın Osmanlı’dan AB’ye Uzanan Dramı
- 1571: Kıbrıs, Osmanlı İmparatorluğu tarafından fethedildi. Hristiyan halktan yalnızca vergi alınarak, inanç özgürlüğü tanındı. Piskoposlukları iade edildi. Barış ve refah dolu bir dönem başladı.
- 1878: Osmanlı, 93 Harbi sonrası İngiltere’ye adayı “geçici” olarak kiraladı.
- 1914: İngiltere, I. Dünya Savaşı’yla birlikte adayı ilhak etti.
- 1923 Lozan Anlaşması: Kıbrıs resmen İngiltere’ye bırakıldı. Ancak adadaki Müslüman Türk nüfus hâlâ çoğunluktaydı.
- 1950’ler: Yunanistan’a bağlanmak isteyen Rumlar, EOKA adlı terör örgütünü kurarak Türk köylerine saldırılar başlattı. ENOSİS hayaliyle adadaki Türk varlığı hedef alındı.
- 1963 “Kanlı Noel”: Rum çeteler onlarca Türk’ü kadın-çocuk demeden katletti. Türkler savunmaya geçti. Türk Mukavemet Teşkilatı (TMT) kuruldu.
- 1974: Yunan askeri cuntası darbe yaptı; ada fiilen Yunanistan’a bağlanmak üzereydi. Türkiye, “Ayşe tatile çıktı” parolasıyla Barış Harekâtı’nı başlattı.
KKTC’nin Doğuşu ve Süregelen Ambargolar
Harekât sonrası Kıbrıslı Türkler önce Otonom Yönetim, ardından Kıbrıs Türk Federe Devleti (1975) ve son olarak Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ni (1983) ilan etti. Rauf Denktaş liderliğindeki bu süreç, bağımsızlığın ve Türk kimliğinin somutlaşmasıydı.
Ancak uluslararası toplum, haklı olanı değil, güçlü olanı dinlemeyi tercih etti. Rum tarafı 2004’te Avrupa Birliği’ne tam üye yapıldı. Bu adım, hem siyaseten hem demografik olarak dengeyi Rumlardan yana bozdu. Rumlar serbest dolaşımla Yunanistan’dan adaya nüfus taşıma hakkı elde ederken, Türk tarafına yönelik ekonomik, siyasi ve sportif ambargolarhâlen sürüyor.
Sonuç: 51 Yıllık Direniş ve Hafızaya Kazınan Bir Gerçek

20 Temmuz 1974, sadece bir askeri operasyon değil, Türk milletinin askeri geleneğiyle mazlumlara sahip çıkmasınınen yakın tarihli örneğidir. Kıbrıs Türkleri bugün kendi bayrakları altında özgür yaşıyor olsa da, hak ettikleri uluslararası tanınma ve eşit muamele için mücadeleleri sürüyor.

Türkler asker bir millettir. Bu millet, tarih boyunca adaleti kılıcıyla değil, vicdanıyla sağlamıştır. Ancak gerektiğinde kılıcını da kuşanmaktan asla geri durmamıştır. Kıbrıs bunun en net örneklerinden biridir.
