Kahramanmaraş: Selda Güneysu, Necati Savaş. Ankara: Mustafa Çakır, Sefa Uyar, Sarp Sağkal, Merve Kılıç. İstanbul: Cengiz Karagöz, Dilan Ayırkan, Gökhan Kam, Rengin Temoçin, Rıfat Kırcı, Sena Tufan, Şevval Aydoğan, Şeyda Öztürk. Gaziantep: Bekir Şahin. Adana: Mehmet Aka.
Kurtuluş Savaşı’nda Anadolu’nun işgaline en şiddetli direnişi gösteren ve bu nedenle “kahraman” olarak anılan Maraş, deprem sonrası deyim yerindeyse “yokluk” içinde.
Cumhuriyet, 7.7 büyüklüğündeki “yüzyılın depremi” olarak da tarihe geçen depremin merkez üssü Kahramanmaraş’ta. Depremin yaşandığı saatten itibaren acıya ortak olmak, seslerini duyurmak için Ankara’dan çıktığımız yolda gördüklerimizi anlatmaya kelimeler yetmez.
Muhabirlerimiz Selda Güneysu ve Necati Savaş Kahramanmaraş’ta acılara tanıklık etti.
ULAŞMAK ÇOK ZOR
Her şeyden önce deprem bölgesine ulaşmak oldukça zor. Depremin şiddetine dayanamayan yollar, ya göçmüş ya da ikiye ayrılmış. Normalde Adana-Osmaniye sonrasında bir saatte ulaşabilecekken, depremin şiddetinden çöken yollar, tüneller nedeniyle Maraş’a üç saatte varabildik.
Nurdağı’nda tüneldeki derzlerde yaşanan çökmeler nedeniyle kapalı olan yolu ekipler Kadirli-Andırın üzerinden veriyor. Ancak yol karla kaplı, sisli ve hayli dar. Bu nedenle bölgeye ne yazık ki depremin ilk günü “neredeyse hiçbir yardım” ulaşmadı.
Ankara’dan yola çıkan pek çok gazetecinin ulaşamadığı, bir anda olay yerine varamadığı bölgede karşılaşılan manzara ise tamamen “yokluk”.
İLK DURAK PAZARCIK
Ekip olarak soluğu, depremin merkez üssü Pazarcık’ta aldık. Manzara tek kelimeyle “cehennem yeri” gibi. Her yerde yıkık binalar, enkaz altında kurtarılmayı bekleyen canlar, bir türlü ulaşamayan yardımlar, açlık, soğuk, gözyaşı ve acı. Pazarcık’ta yurttaşlar gecenin geç saatlerine kadar hâlâ gelememiş olan yardımlar nedeniyle hayli öfkeli. Depremzede Bilal Demiroğlu anlatıyor:
“Burada hiçbir şey yok. Depremin olduğu saatten itibaren, şu an gecenin bir yarısı, aradan saatler geçmiş, ağzımıza hiçbir şey koymadık. Ne su var ne yemek. Ne konteyner ne yiyecek ne çadır… Belediye başkanı bile yok. İnsanlar enkaz altında… Yıkımdan ölmeseler bile soğuktan ölecekler.”
“NEFES ALAMIYORUZ…”
Beş katlı bir bina toz duman. O binada arkadaşının olduğunu söyleyen Recep de gözyaşları içinde yaşadıklarını şöyle anlatıyor: “Arkadaşım ve ailesi enkaz altında. Annesi, babası… Depremin olduğu ilk saatlerde cep telefonları çekiyordu. Bizi aradılar. ‘Biz aşağıdayız, bizi çabuk buradan çıkarın’ dediler. ‘Nefes alamıyoruz’ dediler. Durum çok vahim.”
“KARANLIĞA GÖMÜLDÜK”
Pazarcık 15 Temmuz Mahallesi’nde de evler yıkık dökük. Yan yatmış binalardan canlarını zor kurtaran Emel, “Komşularımızın hepsi dışarıda. Haber alamıyoruz, elektrikler kesik. Karanlığa gömüldük. Ayağımızda terlik, su içinde… Üstümüzde başımızda bir şey yok” diyor. Yan yatan 11 katlı bir binadan sağ kurtulan Memiş amca da “çok katlı yapılaşmaya” tepki gösteriyor:
“Neymiş, burası Adana gibi olacakmış… Kalp hastasıyım, acil çıktım. 11. kattan zor indim. Yanıma bir kimliğimi aldım, bir de az para… Hepsi bu. Her yer yıkık dökük. Saat 04.17’den beri burada bir çalışma yok. AFAD burada mı?”
“LÜTFEN SİZ YARDIM ÇAĞIRIN”
Pazarcık’tan sonra Kahramanmaraş’taki görüntü “çok daha vahim”. Tüm siyasi partilerin milletvekilleri de il başkanları da aynı görüşte. “Artık Maraş diye bir yer yok.” Kentteki binaların yüzde 95’i ya yıkık ya da ağır hasarlı. Maraş’ta en fazla yıkık binanın olduğu ilçe Onikişubat. Yani merkez ilçelerden biri. Yıkık binaların çoğunda kurtarma çalışmaları ancak depremin ikinci günü başlayabildi. Enkaz altında kalanların yakınları hayli tepkili, “Enkazdakiler soğuktan öldü. Artık cansız bedenleri çıkarılacak. Neredesiniz?” diyorlar.
Maraşlılar, binalardan “umutla yurttaşların canlı çıkmasını” bekleyen gazetecilere bile tepkili. “Nededesiniz? Buraya yardım gelmiyor. Kimse Maraş’ı anlatmıyor” diyorlar. Az ilerideki enkazın yanında ise gözü yaşlı bekleyen aileler. Bazı yurttaşlar da kriz merkezlerine gitmek istiyor ancak “sonuç alamadıklarını” belirtiyor. Gazetecilerden yardım istiyorlar: “Abla, ağabey, şu binada 40 canlı var. Henüz enkazda çalışma başlatılmadı. Lütfen siz yardım çağırın…”
Haberi yazdığımız saatlerde yine yıkıntılarla dolu Ormancılar Bölgesi’nde ise henüz çalışma başlatılmamıştı.
“BURASI BİLDİĞİNİZ HAYALET ŞEHİR”
Arama kurtarma çalışmalarının yeterli olmadığını belirten Kahramanmaraşlı bir depremzede, iktidara tepki gösterdi. Enkaz başında bekleyen yurttaş, “Her gelen ‘O yok, bu yok’ diyor. İçeriden ses geliyor. 36 saat oldu. Üç canım içeride. Ses geliyor” ifadelerini kullandı.
Depremzede, “Bir Allah’ın kulu yok. Nerede bu hükümet? Nerede bu Recep Tayyip Erdoğan? 99 depremini eleştiren adam nerede? Maraş’ı sildiler mi? Bir Allah’ın kulu yok.” Ağabeyinin göçük altında olduğunu aktaran bir yurttaş ise şöyle konuştu: “Tamam, dışarıdan gelenler ulaşamadı. Ne belediye ne polis ne jandarma. Ben Mersin Mezitli’den geldim. Abim göçük altında. Kızını, kardeşim çıkardı. Amcası. Bildiğin bir hayalet şehir.”
MORG ‘CESET DOLU’
Kentin en can yakan yerlerinden biri de Kahramanmaraş Sütçü İmam Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi. Kapıdan girer girmez sizi yerde “ceset torbaları” ve o insanların gözü yaşlı yakınları karşılıyor. Bir yanda da sedye üzerinde yatan onlarca hasta. Her an bir ambulansın yeni hasta getirdiği hastanede, doktorlar deyim yerindeyse, hangi hastaya müdahale edeceğini şaşırıyor. “Ayağı, kolu kırık hastalara” da “Lütfen artık gelmeyin” demek zorunda kalıyorlar. Çünkü çok daha ağır vakalar var.
SÖZÜN BİTTİĞİ YER…
Maraş’ta yiyecek ve içecek yok. Dün sabah, yurttaşlar akın akın marketlere yöneldi. Camlar kırıldı, içeriden yiyecekler alındı. Polisler müdahale etmiyor yalnızca “İhtiyacınız kadar alın” demekle yetiniyor. Nedenini sorduğumuzda, “Herkes aç. Yardımlar gecikti. Bu insanlar nasıl dayansın? Vebali bizim üzerimizde. Artık sözün bittiği yer” demek durumunda kalıyor. Bazı yurttaşlar da marketlerden çorap, içlik alıyor. “Üşüyoruz, yapacak hiçbir şey yok. Her şey düzeldiğinde gelir, parasını öderiz” diyor mahçupça. Ancak kentte “yağmalayanlar da yok değil.” Kuyumcu dükkanları, ayakkabıcılar, “ne yazık ki yağmalanıyor”.
EN ACI KUCAK
Kahramanmaraş’taki enkazlarda arama kurtarma çalışmalarını izlerken, gözyaşlarımızı tutamadığımız pek çok an var. Bunlardan en acısını kentte depremin en fazla etkilediği bölgelerden olan Trabzon Caddesi’nde yaşadık. Bir baba, küçük kızının battaniyeye sarılı cansız bedenini enkazdan çıktığı sırada kucakladı. Tarifi olanaksız hisler yaşadığımız bu anlar objektifimize yansıdı…
“FERYADIMIZI DUYUN”
Kahramanmaraş merkezli 7.7 ve 7.6 büyüklüğündeki iki deprem sonrası felaketin etkilediği 10 ilde yurttaşlar çaresizlikle baş başa bırakıldı. Türkiye’yi vuran depremin üzerinden iki gün geçmesine karşın bazı bölgelere yeterli yardım ulaşamadı. Özellikle Adıyaman’da, Kahramanmaraş’ın Elbistan, Afşin, Nurhak ilçelerinde, Hatay’ın Samandağ ilçesinde yurttaşlar arama kurtarma ekiplerinin gelmemesine tepki gösterdi.
DONARAK ÖLDÜLER
Depremin etkisinin en çok hissedildiği kent olan Adıyaman’da iki gün geçmesine karşın yeterli sayıda arama kurtarma ekibinin gönderilmediği ortaya çıktı. Yurttaşlar sosyal medyada yaptıkları paylaşımlarda kendi imkânlarıyla arama kurtarma çalışması yaptıklarını belirtti. Adıyamanlılar Vakfı Ankara Şube Başkanı Hüseyin Duran, “Adıyaman’da enkazdan çıkarılan bazı cesetlerin donarak öldüğü tespit edildi. Binalarda canlı insanlar var, sesler geliyor. Yeterli ekipman olmadığı için enkazdan çıkarılamıyorlar. Adıyaman’ın sesini duyun” dedi.
“24 SAAT SONRA GELDİLER”
Depremin etkili olduğu Hatay’ın Samandağ ilçesine ise yardım, felaketten yaklaşık bir gün sonra ulaştı. Konuya ilişkin Cumhuriyet’e konuşan yurttaşlar duruma tepki gösterdi. Bölgeye yardımın geç geldiğini aktaran Berdan Balıkçı, “Depremden sonra burada hiçbir gelişme olmadı. Yıkılan binaların altından gelen çığlık sesleri duyuyoruz” dedi.
Balıkçı, “Deprem Hatay’ın Antakya ilçesinde daha yıkıcı olmuş olabilir. Orada ölü sayısı da daha çoktur ancak Samandağ’a yardım geç ulaştı” dedi.
“KORKUYORUZ”
İhtiyaçların henüz tam anlamıyla karşılanmadığını aktaran Balıkçı, “Buraya her şey lazım. İnsanlar arabalarında kalmaya çalışıyor ancak yakıt bulamıyorlar. Geceyi nasıl geçirdik bilmiyoruz, bu gece de don riski var. İnsanların hipotermi geçirip ölmesinden korkuyoruz” ifadelerini kullandı.
BİR EKMEĞE MUHTAÇLAR
Atatürkçü Düşünce Derneği (ADD) İskenderun Şube Başkanı Fahrettin Turhaner, kentte birçok binanın yıkıldığını, yardım konusunda sıkıntılar yaşandığını belirterek “İnsanlar kendi imkânlarıyla bir şeyler yapmaya çalışıyorlar. Yanlış bilgi vermek istemem ama bulunduğum alanda enkaza resmi bir müdehale yok. Organize bir şey yok şu anda. AFAD ekibi görmedim” dedi.
KUYRUKLAR OLUŞTU
Bulunduğu alanda yaklaşık 20-25 binanın çöktüğünü söyleyen ADD İskenderun Şube Başkanı Turhaner Turhaner, “Hiç kimseyle telefon bağlantısı kuramıyoruz, internette sorun var. Çok ciddi su ve ekmek sıkıntısı yaşanıyor. Fırınlarda, benzin istasyonlarında çok büyük kuyruklar var” ifadelerini kullandı.
ÇARESİZ BEKLEYİŞ
Depremden kurtulabilen yurttaşlar ne ısınma, ne su, ne de yemek yardımı alabildiklerini söyledi. Adıyaman’da enkaz altındakiler yardım için seslenirken enkaz dışında bekleyen yakınları “sadece onları dinleyebildiklerini ancak imkân olmadığı için çaresiz kaldıklarını” ifade etti. Binaların çoğunun yıkıldığı bölgeden ulaşan yurttaşlar “Neden kimse gelmiyor” diye sordu.
“BİZİ LİYAKATSİZLİK VURDU”
Depremin merkez üssü olan Elbistan’da yardımların ve çalışmaların yetersiz olduğunu belirten Elbistan Hayatı ve Doğayı Koruma Platformu Başkanı Mehmet Dalkanat, “Hayatta olduğumuza seviniyoruz, gerisi teferruat. Şu anda hiçbir yol, organizasyon veya koordinasyon yok. Herkes kendi imkânlarıyla kalacak yer ve yiyecek bulmaya çalışıyor. Elbistan’da binaların yarısı yıkıldı, büyük bir kısmı da yıkılmak üzere, geri kalanlarında hangisinde oturulabilir belli değil” dedi.
Dalkanat şöyle devam etti: “Hiç yağmayan kar üç gündür yağıyor. Yollar kapalı hiçbir yere kıpırdayamıyoruz. Temel ihtiyaçlarımızı bile karşılayamıyoruz. Elektrik, doğalgaz yok. Beslenme ve barınma problemi var. Tuvalet bile büyük sorun. Birinci depremden sonra yetkililer insanlara, ‘evlerinize girmeyin’ diye bir duyuru yapabilirlerdi. Duyuru belirgin ve etkili bir şekilde yapılmadı. Birinci depremden sonra evine girenler ve ölenler oldu. Ehliyetsizlik ve liyakatsizlik bizi vurdu.”
“AFŞİN’E YARDIMLAR ULAŞMIYOR”
Afşin’de yurttaşların kendi imkânlarıyla arama kurtarma çalışmalarını yürüttüğünü söyleyen Afşin CHP İlçe Başkanı Selçuk Gökdoğan da “Belediye binamızda yıkıldı. AFAD’ı burada henüz göremedik. Vatandaşlar kendi imkânlarıyla arama kurtarma çalışması yapıyor. İlk deprem Maraş’ı çok etkilemişti. Afşin’de hiçbir şey yoktu. Hiçbir bina yıkılmamıştı. O yüzden belediye bütün ekibi Maraş’a yönlendirdi. İkinci depremde Afşin çok kötü oldu. O yüzden hiçbir teçhizat, makine Afşin’de kalmamıştı. Herkes soğuk havada dışarıda. Çadır yok, toplanma yerleri yok. Spor salonunda toplanmıştı insanlar, şimdi orası da çökmenin eşiğine geldi” diye konuştu.
TARİFSİZ ACI
Enkaz başında “Yardım gelmedi” diye feryat eden bir annenin gözyaşları herkesi ağlattı. Kızını depremde kaybeden ve ağlamaktan sesi kısılan anne, “Gelecektiniz…. Bugün kızımın ölüsünü verdiler bana. İmdat istemiş, soğuktan ölmüş yavrum benim. Niye gelmediniz hiç biriniz?” ifadelerini kullandı. Annenin gözyaşına boğulduğu görüntüler sosyal medyada paylaşıldı.
AMBULANSLAR AKARYAKIT BULAMIYOR, İLAÇ EKSİĞİ VAR
Türk Tabipleri Birliği Merkez Konseyi, dün “Deprem Bölgesinde Sağlık Sorunları ve Çözüm Önerileri” başlığıyla bir toplantı düzenledi. Toplantıda, afet bölgesinde sağlık hizmetlerinin aksadığına vurgu yapılarak “Çevre illerden hekimler ve sağlık çalışanlarının bölgeye erişimi ve hizmet vermeleri sağlanmalıdır” denildi.
Ambulansların akaryakıt alamadığı vurgulandı. Gönüllü doktorlarların afet bölgesine gittiği ancak ilaç eksikliği yaşandığı ifade edildi.
ERKEN DOĞUMLAR VAR
Türk Tabipleri Birliği (TTB) Genel Sekreteri Vedat Bulut basın açıklamasında şunları söyledi: “Yurttaşlarımızın ilaçları ve raporları enkaz altında kaldı. Herkesin ilaçlara yeterli düzeyde ulaşımı sağlanmalı. Diyaliz hastaları ve kronik hastalıkları bulunan diğer hastalar için Sağlık Bakanlığı ve Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından hızla bir karar alınması gereklidir. Deprem bölgelerinde en yoğun görülen sorunlardan biri strese bağlı erken doğumlar. Bu nedenle kadın ve doğum uzmanları, yenidoğan uzmanları ve birimleri (küvöz ihtiyacı da sağlanarak) hızla artırılmalıdır. Bu bölgede salgın hastalıklara karşı gerekli önlemler alınmalıdır.” Bulut, bir an önce sahra hastaneleri kurulması gerektiğinin altını çizdi.
HAREKETLERİYLE TEPKİ ÇEKTİLER
Deprem sonrası bölgeye giden iktidar temsilcileri davranış ve açıklamalarıyla tepki çekti. Eski AKP İstanbul Milletvekili Mehmet Metiner, “Yıkıldık” diyen depremzedeye sosyal medya üzerinden yanıt verdi. Metiner, “Adıyaman yalnız değil. Adıyaman’ın arkasında Reis var. Ölenleri geri getiremeyiz. Lakin Adıyamanımızı yeniden onaracak Reisimiz var bizim” dedi. Metiner tepkilerin ardından söz konusu mesajını sildi.
Hazine ve Maliye Bakanı Nureddin Nebati, Şanlıurfa’da açıklamalarda bulundu. Nebati, her şeyin kontrol altında olduğunu söyleyerek “Burada sıkıntı sosyal medyadan yayılan yanlış haberler. Urfa’da her şey kontrol altında” dedi.
VALİYE PROTESTO
Gaziantep’e giden AKP’li Nurettin Canikli’ye bir yurttaş neden yardım gelmediğini sordu, yalvardı. Canikli, yurttaşa yanıt vermeyerek telefonuyla ilgilendi. Adıyaman’da yurttaşlar, yardım gelmediği için vali Mahmut Çuhadar’a tepki gösterdi. Depremzedelerin “Adıyaman sahipsiz” sloganıyla protesto ettiği Çuhadar, önce sessiz kaldı, daha sonra ise gülmeye başladı. Bir yurttaş valiye “Niye gülüyorsun” diyerek tepki gösterdi.
NURHAK’TAN HABER YOK
Kahramanmaraş’ın Nurhak ilçesine yolların kapalı olması nedeniyle ulaşılamadığından kayıplar hakkında hiçbir bilgi alınamadı. Eski Nurhak Belediye Başkanı Ahmet Akkuş, gazetemize yaptığı açıklamada, “Nurhak’ta kimseye ulaşılamadığını, telefonların çekmediğini, yolların da kapalı olması nedeniyle yardım gönderilemediğini” belirtti. Eski Elbistan Bakış Belde Belediye Başkanı Kamber Yurdakurban da Elbistan’ın yerle bir olduğunu, enkazdan insanların kendi çabalarıyla yakınlarını kurtarmaya çalıştığını belirtirken “Asıl vahim olan yüksek rakımda olan Nurhak’tan hiçbir şekilde haber alamayışımız. Nurhak kaderiyle baş başa bırakıldı” ifadelerini kullandı.
DENİZ YÜKSELDİ HER YERİ SU BASTI
Büyük yıkım yaşanan Hatay’ın İskenderun ilçesi bir de sel felaketiyle karşı karşıya kaldı. İskenderun’da deniz seviyesi yaklaşık 200 metre yükseldi. Deniz seviyesinin yükselmesiyle yolun bir kısmı da sular altında kaldı. Bölgede trafik yoğunluğu yaşandı. Görevliler, araçları alternatif güzergâhlara yönlendirdi.
3 KENTE ULAŞIM DURDURULDU
Deprem bölgesine karayoluyla ulaşımda yaşanan sorunlar dün de devam etti. Felaketin ikinci gününde, Hatay Havalimanı’na giden otoyolda oluşan derin çatlakların hâlâ durduğu görüldü. Karayolları Genel Müdürlüğü (KGM), yaklaşık 1.5 gündür ulaşıma kapalı olan Tarsus-Adana-Gaziantep (TAG) Otoyolu’nun dün öğlen saatlerinde ulaşıma açıldığını duyurdu.
Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay ise Hatay, Kahramanmaraş ve Adıyaman’a dün saat 11.00 itibarıyla 48 saat süreyle afetle ilgili sevkıyat yapanlar hariç araç girişi durdulduğunu açıkladı. Oktay, bölgeye gelen ve bölgeden gidenlerin uzun araç kuyrukları oluşturduğuna dikkat çekerek gerek olduğunda diğer illerde de aynı tedbirin uygulanacağını kaydetti. Yetkililer, yurttaşlara zorunlu olmadıkça karayolunu kullanmamaları, yardım ekiplerine öncelik tanımaları uyarısı yaptı.
AKP’Lİ VEKİL KURTARILAMADI
Adıyaman’da enkaz altında kalan AKP Adıyaman Milletvekili Yakup Taş’ın yaşamını yitirdiği, eşi, kardeşi ve yengesi, bir torunu ve 2 yeğeninin de cansız bedenine ulaşıldığı öğrenildi. Siyasiler, Taş için başsağlığı mesajı yayınladı. 16 Haziran 1959’da Adıyaman’da doğan Milletvekili Taş, Adıyaman Spor Kulübü yöneticiliği ile 2002-2011 arasında Adıyaman Ziraat Odası Başkanlığı görevini yürütmüştü. Evli ve 6 çocuk babası olan Taş, 27. Dönem AKP Adıyaman Milletvekili olarak görev yapıyordu.
ERDOĞAN’I ELEŞTİRDİ YAYINI KESTİLER
İskenderun ilçesinden canlı yayın yapan Habertürk, bir depremzedenin Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’a tepki gösterdiği sırada yayının sesini kesti. Kendisine mikrofon uzatılan yurttaş, “Erdoğan diyor ki ‘AFAD yetişti’ nerede” dedi. Bu sözler üzerine yayından ses kesildi. Ses yeniden açıldıktan sonra yurttaş, “Kimse müdahale etmedi, yalan söylüyorlar. Geldiler, resim çekindiler, gittiler” ifadesini kullandı. NTV canlı yayını sırasında da benzer bir durum yaşandı. Yurttaş, yardım gelmedi eleştirisinde bulunduğu sırada yayın kesildi.
TRT’YE TEPKİ
Bir enkaz etrafında çekim yapan TRT haber ekibine bir depremzede tepki gösterdi. Depremzedenin sosyal medyaya yüklediği videoda şu ifadeler dikkat çekti: “Dünden beri biz buradayız, herhangi bir çalışma ekibi filan gelmedi. Bugün TRT haberin ekibi geldi. Çekim yapmak için AFAD ekibinin gelmesini bekliyorlar. Çalışma yok. Bir vatandaş var enkazın içinde bağırıp çağırıyor, kimse yardımcı olmadı.”